Bilal Uysal

 

Bilal UYSAL

 

Merhabalar Bilal UYSAL ben. 2010 Yılında Yalova Üniversitesi İşletme bölümünü kazanarak Üniversite hayatıma başlamış bulundum. Açık konuşmak gerekirse Yalova’nın hem il olarak hem Üniversite olarak bir hayli küçük olması o zamanlarda bir heves kırıklığı yaratmış olsa da sonrasında küçüklüğün vermiş olduğu samimiyetle hem hocalarımızla hem diğer bölümlerle daha samimi iletişim kurmamıza olanak sağladı. Hatta öyle ki eşim aynı dönem Bilgisayar Mühendisliği mezunudur.

Üniversite hayatıma değinecek olursak; ailesinin maddi zorluklarından dolayı 1. Sınıftan mezun olana kadar aktif olarak iş hayatında da çalışmış bir öğrenciydim. Ders-iş döngüsü ne kadar zorlu olsa da hep iş hayatında bulunuyor olmak bölümdeki birçok dersi kolaylıkla geçebilmemi sağladı. Derste teorik olarak öğretilen her şey iş hayatınızda bir şekilde karşınıza çıkıyor. Okulun son dönemlerine göre anladığım en önemli şeylerden biri ne iş yapmayı planlıyorsanız derslere de ona göre ağırlık vermek gerektiği oldu. Eğer SMMM olmak gibi bir gayeniz varsa kesinlikle seçmeli dersleri de buna göre almak gerekiyor. Ben üniversite bir an önce bitsin diye her zaman en basit seçmelilerle kurtulma taraftarı oldum. Hatalarımdan biriydi. Yoğunluğumdan dolayı kulüplerde neredeyse hiç yer almadım. Bu da benim için hatalardan bir başkasıydı. Üniversite sosyal olabilmekle değer kazanan bir yer aslında. Yani özetle üniversite hayatım için öneri tavsiye yerine hatalarıma bu şekilde kısaca değinebilirim. Ülkemizde düz bir lisans mezunu olmanın ortaokul mezunluğundan pek bir farkı yok kanaatimce. Çok iyi dil öğrenip bir alanda çok iyi uzmanlaşmadığınız sürece. Dönemimde derslerime giren Nuraydın Topçu Hocanın bir söylemini hiç unutmam. “Arkadaşlar işletme öğrencisisiniz. Olup olabileceğiniz meslek Mali Müşavirlik” demişti. Mezuniyetimden bir sene sonra bir Yeminli Mali Müşavirlik şirketinde Stajyer Denetçi olarak işe başladım :)

6 yıllık İşletme serüveninin sonuna doğru bir Yeminli Mali Müşavirlik şirketinde denetçi olarak işe başladım. Hiç aklımda olmayan bu mesleğe başladıktan sonra okulda bir şekilde kafamın kıyısında köşesinde yer etmiş yarım bilgilerle meslekte kendime yer edinmeye başladım. Sonrasında staj sınavına girmem konusunda şirketteki büyüklerimin ısrarıyla SMMM stajımı başlatmış bulundum. 6. Aydan sonra Vergi denetiminde bir ekipte yer almıştım. Mesleğime hayrandım. Herşey çok yolunda gidiyordu. Ama hep bir ticaret yapma hayalim vardı. Ne de olsa muhasebe, maliyet, pazarlama, satış her şeyi biliyordum. Öyle sanıyordum daha doğrusu. Derken SMMM Ruhsatımı aldıktan sonra ticaret hayaliyle istifa ettim. İstifa ettiğimde Baş Denetçilik unvanıyla çalışıyordum. Mesleğimi hala yapıyorum bir taraftan. Ancak bu mesleği yaparken insan onurundan itibarından ödün vermemeli diye düşünüyorum. Hangi mesleği yaparsak yapalım, değerler önemlidir. İyi bir SMMM olmak isteyen varsa iyi dil öğrenip, ilgilendiği mevzuat konusunun Üstadı olmalı. Her şeyi bilen insan hiçbir şeyi bilmiyordur aslında. Her şeyden biraz bilmek yerine bir şeyi çok iyi bilmenin kazandırdığı bir meslek SMMM’lik, vergi denetçiliği/danışmanlığı adına ne derseniz..

Tüm planlar kurulduktan sonra SMMM’liğe bağımsız olarak devam edip, bir ortakla birlikte gümüş ürünlerini üretip satma fikriyle E-Ticaret dünyasındaki minik yerimizi aldık. Bütün pazaryerleri, kendi web sitemiz, sosyal medya derken bir şekilde biz bu ürünleri satmaya başladık. Çok kaliteli ürünler üretiyor, pahalı fiyata satıyor ve fiyatımızdan ödün vermiyorduk. Satışlar toparlandı, günlük satışlarımız 10 adet üstüne çıktı keyifler yerinde derken ülkemiz insanının kısa yoldan köşe dönme, dolandırma e ticarette de karşımıza çıktı. Gerçi insanlarımızda dolandırılmayı seviyor. Bizim 1 dolara mal ettiğimiz ürünü platformda 3.kalitesini 0,90 cent fiyatına görünce biraz duraksadık. Farkettik ki pazaryerleri platformlar yani “internet satışı” bir çöplüktü aslında. Kaliteli kalitesiz her türlü ürünün satıldığı ve oradan sıyrılmanın çok zor olduğu bir çöplük. Sonrasında hızlıca platformlardan ayrılarak satışa son verdik. Sonrasında bir daha e-ticareti bu şekilde yapmamaya karar verip rafa kaldırdık. Bu ülkede E-Ticaret yapmak istiyorsanız, iyi bir ürüne, iyi sermayeye, iyi reklama ihtiyacınız var. E-ticarette reklam fiziki dükkanınızın kirası gibi aslında. Kira ne kadar yüksekse o kadar cadde üstü olursun ve görünürsün. Ne kadar reklam parası öderseniz o kadar cadde üstü olursunuz internette. Çok iyi

üründe çözüm değil siz 50 tane satana kadar x üretici replika üretip çoktan sizin yarı fiyatınıza 1000 tane satış yapmış olur. Demeyin ki patent marka vs. vs. bu süreçler sonuçlanana kadar ürününüzün satışları görüntülenmeleri rezil oluyor zaten. Bununla birlikte kitle aşırı önemli kime nerede hitap edeceğiniz. Eğer niş ve kaliteli sanat eseri niteliğinde bir ürün satmak istiyorsanız bunu doğrudan internetten yapabilmeniz çok mümkün değil. Ülkemizde E-ticaret oturmamıştır. Oturduysa da bir çöplük olarak oturmuştur maalesef. İnternette gördüğünüz başarı hikayelerine inanmayın arkadaşlar, başarısızlık hikayeleridir gerçek olan.

Bir hayal kırıklığından sonra yıkılmışlıkla hayatıma devam ederken matbaa işiyle iştigal eden kuzenimin yanında zamanımı geçirecek kadar SMMM işiyle uğraşıyordum. Kuzenimin yol göstermesi ve ısrarları sonucunda 3 4 ay sonra matbaada bende üretim yapmaya başladım. Kuzenimin müşterilerine çalışıyordum. Hazır müşteriye iş yapıyorum, e güzelde kazanıyorum mis gibi iş. Bir süre devam etmeye karar verdim iş büyüdükçe yine ticaret yapma damarlarım kabarmıştı. 1 sene sonunda kuzenimle konuşup bir pazarlamacıya ihtiyacım olduğunu ve o kişiyi doğrudan ortak olarak alacağımı belirttim. Mutabık kaldıktan sonra yakın bir arkadaşımla aynı yola girmiş olduk. Şu anda muhasebe, maliyet, operasyonunu benim yönettiğim ve pazarlama lojistik kısmını arkadaşımın yönettiği bir matbaa şirketi sahibiyiz. Aslında büyüdükçe ajans olarak devam etmek gibi bir hedefimiz var. Tabi bir yandan da ilk mesleğimi yine bırakmadım. Eski şirketimde beni yetiştiren Üstadımın yanında danışmanlığa devam ediyorum. İlk başta söylediğim gibi bir konuda uzman olmak konusunda ben Ar-Ge mevzuatı ve Teknopark danışmanlığı alanı çok ilgimi çektiği için bu bölüme yoğunlaştım ve şu an bu tip şirketlere Ar-ge danışmanlığı yapıyorum.

Değerli arkadaşlarım 32 yaşındayım. 16 yaşımdan bu yana çalışıyorum. Ne iş yaparsanız yapın mutlu olduğunuz işi yapın. Boş verin en iyisini yapın, sağlam yapın vs. vs klişeleri. Mutlu olduğunuzda iyi yapılıyor zaten. Ben hep ticaret yapabilmek istedim. Takım elbise klima altında bilgisayarda takılmak yerine üretim atölyelerinde makine yağı kokmak daha çok hoşuma gitti diyebiliriz. Sonunda başardığıma inanıyorum. Başardığıma inandıktan sonra arkadaşlarım yüzüme gözüme renk geldiğini söylemeye başladılar. Konu burada para kazanmak değildi aslında, tabi ekonomi önemli ancak bir şeyleri başarabildiğine inanmak bundan çok daha önemli.

İyi bir Mali Müşavir, İyi bir E-Ticaret Girişimcisi, İyi bir Üretici olabilirsiniz. Türkiye zorlu şartlara haiz bir ülke olsa da bunları bir şekilde devam ettirmek gerekiyor. Sadece sizinle aynı yolda olanlardan birkaç santim önde olmanız gerekiyor. İyi bir network kurmaya özen gösterin. İyi muhasebe maliyet yapabilmeye özen gösterin. İyi pazarlamaya özen gösterin. Üretmek çok önemli değil, bahsettiğim iyiler “iyi” olursa ülkemizde her şeyi ürettirebilirsiniz.